GÜMÜŞ TAKININ TARİHÇESİ
Gümüş takı takarak güzelleşme insanların
tarih boyunca vazgeçemediği ve üstüne düşündüğü, farklı teknikler geliştirdiği
bir konu olmuştur. Gümüş takı takıp takıştırarak güzelleşme tarihi çok eski
çağlarından günümüze kadar gelmektedir. O çağlardan günümüze çeşitli gümüş takı
ve gümüş süs malzemeleri arkeologların araştırmalarında ortaya çıkmaktadır.
Eski çağlardan beri pek de bir şey değişmemiş gümüş hala günümüzde takı
malzemesi olarak popülerliğini ve değerini korumaktadır. Gümüş takı tarihini
uzmanlar çok eskilere M.Ö. 4 Binyılın sonlarına kadar götürmektedir.
Mezopotamya, Mısır ve Anadolu'da başladığı tahmin edilir. O dönemlere ve
kültürlere ait takıların ince bir işçilikle yapıldığı dikkatleri çekmektedir. Gümüş
takılardaki ince işçilik o dönemlerde belli tekniklerin ve yöntemlerin
bilindiği ve uygulandığını bize göstermektedir. Gümüşün yumuşak ve
işlenmeye müsait metaller olmasının da burada önemli bir rolü vardır. Eski
çağlardan beri bilinen varaklama tekniği ustalar tarafından uygulanıyordu. Gümüş
plakalar zar gibi inceltilerek çeşitli malzemeler varakla kaplanıyordu.
Eski
Türklerde gümüş takı üretimi çok popüler bir meslek olarak karşımıza
çıkmaktadır. Eski Türkçe' de Sim (gümüş) kelimesi de aynen "zer"
gibi eski çağlardan beri kullanılmaktadır.
Bunlar Türkçe' nin eski yazılı tarihi eserlerinde karşımıza çıkar. Zer-sim
şeklinde iki kelime beraber kullanılırsa, bolluk ve zenginliği ifade eder.
Gümüş de insanlık tarihinde altından sonra en çok kullanılan metallerden birisidir.
Türk dili sözlüğünde "Gümüş ustası, gümüşten, altından takı yapan kuyumcu" gibi
düşünceler, kuyumcu, gümüşçü
terimleriyle verilir. Kuyumcunun mesleği, hüneri Türkçe' nin yapım ekleriyle
(-lik, -çilik) anlatılır: kuyumcu/ kuyumculuk ya da gümüşçülük. Görüldüğü gibi
kuyumcu/kuyumculuk/ gümüşçülük eş anlamlı kelimeler olarak kullanılmaktadır.
Gümüşçülük, özellikle Ahal, Mari, Güney Türkmenistan ve Amuderya
kıyılarında gelişiminin en yüksek zirvesine ulaşmıştır. Bu sanatın asıl merkezi
Mari olmuştur. Marili gümüşçülerin yaptığı çapraz çangalar, gupbalar (başlık),
heykeller, saçlıklar, bilezikler, sümsüleler, kelebekler geniş bir coğrafyada
tanınmıştır. Saparmırat Türkmenbaşı Ruhname' de kuyumculuk hakkında şu
satırlara yer verir: "Kuyumculuk orta asırlarda çok gelişmiş ve özel gümüşçüler
köyü kurulmuştur. Selçuk şahı Melik şah zamanında Mari'de 15 bin kuyumcu
vardır. Onlar bayanları, atları süslemek için çok güzel takıları yapıp
satmışlardır. Kızlara, gelinlere, yaşı ilerlemiş bayanlara yaşına göre takılar
yapılmıştır. Gupba, çekelik, sümsüle, kökenli yüzük, apbasi kızlara ait takılar
ise, asık, saç yüzü (saça takılan süs eşyası), alınlık, bilezik, çapraz çanga
gelinlere ait takılar sayılmıştır. Yaşı ilerlemiş hanımlar düğmeleri, şelpeleri
olmayan tumar (nazarlık), heykel, bent gibi takıları takmışlardır."
İslamiyetin
Anadolu'ya yayılmasıyla kullanımı artan Gümüş işçiliği altına göre daha yaygın
kullanım alanı bulmuştur. Yüzük, küpe, kolye, kemer, hamaylı, Kur'an-ı Kerim
muhafazası, takunya, tesbih püskülü, kılıç ve kama sapı ve kını yapımı Osmanlı
dönemine kadar devam eder. Kadın takılarının yanı sıra İslam inancının
etkisiyle erkeklerin kullandığı takı ve aksesuarlarda altına göre daha fazla
kullanılan gümüş özellikle yüksek gelir grubuna mensup olanların birçok alanda
tercih ettikleri maden olmuştur. Bu durum yörede gümüşün kullanımını artırmış,
gümüş işlemeclerinin dışındaki meslek gruplarının da gümüşe kendi imal
ettikleri ürünlerde yer vermelerini sağlamıştır. Oklava, zurna, takunya, sigara
tabakası, baston ve günlük hayatta kullanılan daha birçok eşya gümüşün yer
verildiği ürünler olmuştur.
Osmanlı da
kuyumculuk sanatı geniş ve önem verilen bir sanat dalı olmuştur. Osmanlı
döneminde altın gümüş gibi değerli taşların bir arada kullanıldığı ve çeşitli tekniklerin
uygulandığı takılar ön plana çıkmıştır. Kuyum işçiliği ve teknikler konusunda
etkileyici güzellikte eserler veren Osmanlı kuyumculuğu bu sanatı en üst
noktaya ulaştırmıştır.
Günümüzde
artık dünyada kuyumculuk ve takı sektöründe yeni teknolojiler kullanılsa da
yaratıcılık ve el işçiliği her zaman ön planda olacaktır.